28 Haziran 2015 Pazar

Anlatmak ile bitiremeyeceğim şehir; TRABZON

Kendi memleketim diye torpil geçtiğimi düşünenleriniz olacaktır elbet. Tamamen haklılar :] İlk gezi yazı hakkımı tabi ki memleketime tanıyacaktım. 1 aya yakındır bu yazı için itina ile uğraştım. Onlarca kitap karıştırdım,eski resimleri bulabilmek için arşivlerimi talan ettim, büyüklerimi ziyaret edip doğru bilgiler edinmeye çalıştım... Anlatarak bitiremeyeceğimi başta da belirttim  lakin ufak bi gezi için yeterli bilgileri elde ettim bile :]

Trabzon Ve Tarihi

Trabzon, Türkiye'nin bir ili ve en kalabalık yirmi dokuzuncu şehri. 2014 itibarıyla 766.782 nüfusa sahiptir. Trabzon, günümüzde Karadeniz Bölgesi'nin Samsun'dan sonra ikinci büyük kentidir. Trabzon, 12 Kasım 2012 tarihinde kabul edilen büyükşehir yasa tasarısı ile büyükşehir belediyesi olmuş ve merkez ilçe kaldırılarak Ortahisar ilçesi kurulmuştur. Trabzon iki il ile birliktede "şehzadeler şehri" olarak anılır.
Yunan mitolojisinde Lycaon’un oğlu Trapezeus'un Arkadya'daki adaşına ismini verdiği bilindiğinden, Karadenizdeki Trabzon'un da bu mitolojik kahramandan adını aldığı ve kent adının Yunan toponomi geleneğinden kaynaklandığı düşünülmektedir.
Yüzyıllarca Trabzon Rum İmparatorluğu olarak varlığına devam eden Trabzon, 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet Han'ın komutasında ki ordu ile fetih edilir. Daha sonra Yavuz Sultan Selim'in valiliğine şahitlik etmiş bu tarihi şehir, Kanuni Sultan Süleyman'ın doğumuna ev sahipliği yapmıştır....

18 ilçesi bulunan Trabzon'u En büyük ilçesi ''Akçaabat'tan''  gezmeye  başlıyalım :]
AKÇABAAT
 Trabzon ilinin nüfusu ile en büyük ilçesi olan Akçaabat, köftesiyle ve horonuyla meşhurdur. İlçede 90'lı yılların sonuna kadar, tütün oldukça önemli bir yere sahipti. Yöre halkı tarafından Akçaabat, il içinde il olarak görülür. Akçaabat'ın futbol ''Akçaabat Sebatspor'' takımı Cumhuriyet'le yaşıt olup, Türk futbolunda 1. Lig'e çıkan ilk ilçe takımıdır.
Merkez 
Sahil ilçesi olan Akçaabat, aslen memlektim olur. Son 10 yılda hatrı sayılır bakımdan gelişim gösteren Akçaabat, mavi ve yeşil renklerin bütünleşmesi ile doğallık açısından ön plandadır. Köftesi ile meşhur olan Akçaabat, sahil kısmında bulunan bir çok restaurantı ile bu eşsiz lezzeti size bizzat yaşatır. Akçaabat sahilin aslında en meşhur kısmı, seyyar kasetçileridir :] Siz sahilde yürüyüş yaparken sahilin her bir köşesinden kemençe seslerini duymanız mümkündür.
Orta Mahalle 

Akçaabat' ın mahallelerinden biri olan Orta Mahallenin büyük bir bölümü 24.08.1988 tarihinde kentsel sit alanı olarak ilan edilmiştir. Orta Mahalle 19.yy Osmanlı konut mimarisinin tipik özelliklerini taşımaktadır. Sit alanı içerisindeki sokaklar oldukça dar ve diktir. Bu durum taşıt trafiğini güçleştirmektedir. 

son zamanlarda kentsel dönüşüm çerçevesinde restarasyona giren tarihi evler, cafe ve restaurant olarak hizmet vermeye başlamıştır.

St. Micheal Kilisesi, orta mahalle evlerinin en üstünde bulunan bu kilise, Komnenoslar zamanında yapıldığı sanılmaktadır. Selina Ballance’nin belirttiğine göre; Komnenos Manuel, Selçuklu ordusunu 30 Ağustos 1332’de yenmiş ve bu zaferi kutlamak amacıyla bu kiliseyi yaptırmıştır. Kilise Rumlar tarafından 1846 yılında onarılmıştır. Bu kilise ilk defa Hamilton tarafından tanıtılmıştır.

Seyrantepe
Trabzon'un eşsiz manzarasını batıdan doğuya doğru seyretme imkanı sunun Seyrantepe, içinde bulundurduğu tesisler ile hem manzarayı izleyip hem de Trabzona has lezzetleri tatmanıza olanak sağlıyor.

Tesis Değerlendirmesi
Mekan: ****
Lezzet: ****
Kalite: ***
Fiyat: *****

Akçaabat'ın en güzel yerleri sıralamaya kalksam bitmez. Merkez, Orta Mahalle ve Seyrantepe görülesi mekanlarıdır efenim :]

Bir Felaketten Doğan Doğal Güzellik: SERA GÖLÜ

Sera GölüTrabzon'un Akçaabat ilçesi sınırları içerisinde bulunan bir heyelan set gölüdür. Göl, Yıldızlı ve Derecik belediyelerinin arasında yer alan Derecik Vadisi'nde oluşmuştur. İsmini hudutları içerisinde olduğu Yıldızlı'nın eski adı olan Sera'dan almıştır. Göl, aşırı yağış sonucu 21 Şubat 1950 Salı günü Derecik Vadisi yamaçlarından kopan büyük kayaçların vadi tabanını tıkaması sonucu oluşmuştur. Kopan parçaların bazıları o kadar büyüktür ki, günümüzde dahi kopmaların yaşandığı bu bölgeler anlaşılabilmektedir. Bu kopmalar vadide derin uçurumların oluşmasına neden olmuştur ve kopmaların olduğu gün küçük çapta yerel bir deprem oluşmuştur. Göl on sekiz günde tam halini almış, yöre halkı bizzat bir gölün oluşumuna tanıklık etmiştir.Çöküntünün oluştuğu yamaçlar ve vadi tabanında ki askerler tarafından yapılan düzenlemeler uzunca bir süre sürmüştür.
İçinde şirin konaklama ve dinlenme tesisleri bulunan Sera Gölü, günü birlik geziler için uygun bi durak olacaktır. Yemeğinizi yeyip yahut çayınızı içtikten sonra gölün içindeki ufak deniz bisikletleri ile keyifli bir tur gerçekleştirebilirsiniz :]

Her Taşı Ayrı Bir Tarih; Ayasofya Kilisesi / Ayasofya Camii

Günümüzde müze ve camii olarak kullanılmakta olan Trabzon Ayasofya Kilisesi, Trabzon İmparatorluğu krallarından 1.Manuel Komnenos zamanında (1238-1263) inşa edilmiştir. İngiliz seyyah ve araştırmacı G.Finlay tarafından 1427 yılına tarihlenen çan kulesi kilisesinin batısında yer almaktadır. Kilisenin kuzeyinde bulunan üç apsisli şapel kalıntısı ise daha erken bir döneme ait olmalıdır.

Gerekli Restarasyonlar sonucu bu gün ki halini alan Ayasofya, tarihin her bir anına şiddetle taşıyor ziyaretçilerini. Ayasofyanın içinde bulunan cafe&restaurant gelen misafirlerini hoşnut etmeden asla bırakmıyor :]
Tesis Değerlendirmesi
Mekan: ***
Lezzet:****
Kalite: ***
Fiyat:***
Trabzon'un Giriş Kapısı; Tarihi Surlar
Geçmişi Rum İmparatorluğuna dayanan, Fatih Sultan Mehmet'in Trabzon'u Fetihinden sonra bir nevi şehrin gümrük kapısı olarak kullanılan Trabzon Surları, günümüzde bir kaç burcu ile ayakta kalmış olsada; üstünde dalgalanan dev bayrağımız ile hala Trabzon'un tarihi açısından en değerlisi sayılabilecek tarih kokan eserlerinden biridir.

Orta Hisar

Trabzon Surlarının iç kısmında kalan, her bir metre karesi tarih kokan, Trabzon'nun Büyük Şehir Belediyesi olmasından sonra Merkez ilçe olarak hayatına devam eden Orta Hisar, tam anlamı ile Trabzon'un orta kısmıdır. İçinde Kanuni Sultan Süleyman'ın doğdu evi barındıran Orta Hisar tarihi açıdan bir çok yapıya ev sahipliği yapmaktadır. Bunlardan en önemlilerinden biri tarihi Orta Hisar Camiidir.

Tarihi, Osmanlı İmparatorluğundan öncesine dayanan bu camii, yapı olarak 10 yy.da inşaa edilmişdir. 12,13 ve 14 yüzyıl da çeşitli eklemeler yapılmıştır. Rum İmparatorlarının taç giyme törenlerine ev sahipliği yaptığı sıralarda kilise olan bu camii, 1461'de Fatih Sultan Mehmet tarafından Fetih edildikten sonra camii haline getirilmiş ve Osmanlı mimasirinin en güzel örneklerine tanıklık etmektedir.

Trabzon Yeni Cuma Mahallesi'nin Göz Bebeği; Cephanelik
Dayım ve annemin çocukluğunda bahçesinde oyunlar oynadığı,içinden çeşitli mermiler bulup çıkardıkları Cephanelik, Trabzon yapıları içinde en çok dikkati çeken ve tartışılan bir yapıdır. Yapının Yıldız Sarayı albümlerindeki resminin altında H.1305 yılında yaptırıldığı yazılıdır. Kapısı üzerindeki II. Abdülhamit’in Tuğrası ve kitabe de bunu doğrular.Cephaneliğin 1887 tarihinde yaptırıldığı kesin olarak anlaşılmaktadır. 

Yaklaşık 25-40 m çapında iç içe dairevi iki bölümden oluşmaktadır. İç bölüm dört, dış bölüm ise üç katlıdır. İç ve dış yapılarda oval kemerli üçer adet pencere bulunmaktadır. Yüksek bir koruma duvarı içine alınmış olup, batı yakınında ise karakol hanesi vardı. 1916-1918 Rus işgali sırasında mühimmat deposu olarak kullanılmış ve 9 Temmuz 1919’ da bir patlamayla örtüsü yıkılmıştır.

Resimdeki hali, 2000'li yıllarda restore edildikten sonraki halidir. Şu an Cafe&Restaurant olarak hayatına devam eden cephanelik,yaz düğünleri için tercih edilen mekanlar arasındadır.

Tesis Değerlendirmesi
Mekan: *****
Lezzet:****
Kalite: ****
Fiyat:**
Trabzon'un Muhteşem Dörtlüsü; Kunduracılar Caddesi,Uzun Sokak,Maraş Caddesi Ve Tanjant Yolu
 Tam ortasından tarihi bir Rum Evinden İkiye Ayrılan Kunduracılar caddesi, Alt kısmı kuyumcular çarşısı üst kısmı kunduracılar caddesi olarak hayatında devam etmektedir. Trafiğe kapalı olması ve tarihi yapıları içinde bulundurması ile Trabzonluların yegane alış veriş merkezidir.


Kunduracılar Caddesini iki ayıran o Tarihi Rum evinden Düz devam ettiğimizde karşımıza çıkan Maraş Caddesi, Uzun Sokak'ın trafiğe kapatılmasından sonra epeyce canlanmış bulunmakta aslen bankacılar sokağı gibi görünsede, bir çok iş hanı,ticaret merkezi,cafe ve restaurantları ile Trabzona hayat veren caddelerden biridir. Trabzon'un ilk 5 yıldızlı oteli ''Zorlu Grand Otel'i '' içinde barındıran Maraş Caddesi, şehir içi ulaşımın göbeğidir.

Maraş Caddesi'nin bir üst sokağı olan Uzun Sokak, Yaklaşık 1 km uzunluğunda olup,içinde tüm ticari markaları barındıran Trabzonun Kalbidir. Nereye gitmek isterseniz isteyin mutlaka buradan geçeceksiniz:] Trafiğe kapatılmadan önce yürümenin neredeyse imkansız olduğu Uzun Sokak,şimdilerde sadece yaya trafiğine açık olması ile hayatı kolaylaştırmıştır :]

Ve bu dörtlünün son ayağı, Tanjant Yolu... Aslında Tanjant Yolu, şehir trafiğini rahatlatmak için yapılmış bir köprüydü. Lakin Uzun Sokak'ın trafiğe kapatılmasından sonra ulaşım için en çok tercih edilen yollardan biri olması nedeniyle ticari açıdan gelişmesine ön ayak oldu.Bir çok cafe,restaurant,mağaza ve iş yerlerini üzerinde barındıran Tanjant, son 10 yılda en çok gelişen yerlerden biri oldu.

Bir Tarihin Yaşadığı Yer; Kemeraltı Çarşısı

Trabzon Kemeraltı Çarşısı tarihi olarak da Trabzon şehrimizin tarihi ve en eski çarşısıdır.  Trabzon Kemeraltı Çarşısı adı kadarda bakırcıları ilede meşhurdur. Trabzon’un güzide bakırcı esnaflarının dükkanları ve tezgahları bu çarşının üzerindedir.
 Trabzon bakırı ve süs eşyalarını kemeraltı çarşısında bulabilir, kalaylatabilir ve kendi isteğinize göre şekillendire bilirsiniz. Trabzon Kemeraltı Çarşısında sadece bakırcılar değil bir çok esnaf tezgahıda yer almaktadır meşhur Bozkurtlar Simiti namı diyar Trabzon Simitiçarşının hemen başındadır.

Tarihi Kızlar Manastırı/Boztepe
Trabzon şehrinde birbirinden güzel ve sayıca fazla gezilecek yer görülecek tarihi yapılar mevcut Trabzon Kızlar Manastırı bunlardan bir tanesi. Tarihi yapı olarak çok eski ve geçmişi yıllar önceye dayanan bu yer şuanda restore edilerek halka açık hale getirme çalışmaları içerisinde.


Şehr-i Seyirin Keyfi; Boztepe
Bütün gün şehri gezip yorulduktan sonra keyifle dinlenebileceğiniz yerdir Boztepe. Trabzon Yazısının tam üstünde bulunan Boztepe,gerek manzarası gerekse içinde bulundurduğu tesisleri ile yorgunluğunuza iyi gelecek. 


Şehr-i seyir balkonlarında oturup bir de semaverde çay söylediniz mi deymeyin keyfinize :] Trabzonu doğudan batıya rahatlıkla izleyebileceğiniz bu tepe tam gezginler için.
Tesis Değerlendirmesi
Mekan: *****
Lezzet:***
Kalite: ***
Fiyat:****

Denizin En Doğal Hali; Ganita
Ganita nedir, ne anlama gelir? Ganita, Trabzon’un kent kültürüne 120 yıl boyunca etki etmiş bir alandır. Burada ‘alan’ı altı çok çizgili bir kelime olarak seçiyorum. Kültürü içine toplayarak adeta bir merkez vazifesi gören ve aynı anda içinde /merkezinde elediği, dokuduğu, tazelediği kültürü tekrar şehre yayan bir kültürhanedir Ganita. Öyleyse Ganita’nın ve dolayısıyla Trabzon’un kültür sorunlarına maddeci anlayışlar değil estetik ve entelektüel bakış açılarıyla el atılmalıdır. 

Ganita çay bahçesini özel kılan bir başka durum da yapısı. Ganita, Trabzon’un minyatürleştirilmiş halidir. Nasıl Trabzon, deniz kıyısından dağlara yükselen bir kent ise Ganita da denizin üzerine doğru yükselir. Masaların her birini bir ev ve oturanları da müşteri değil de şehir insanı olarak düşünürsek çok çarpıcı bir benzerlik görürüz. Bu somut yapılar ne kadar benzerse içinde taşıdığı manevî yapılar da o kadar aynı. Dahası, Trabzon genelinde nasıl bir kültürel değişimden (ki bence bu değişim pek de asil değil) söz edebilirsek Ganita’da da aynı değişimi görürüz. Trabzon’un kültürel yapısını keşfetmek isteyen Ganita’yı keşfederek bunu büyük ölçüde başarabilir. Çünkü Ganita da denizin üzerinde bir kaledir. Ganita da Trabzon’un kendisi gibi denizden dağa tırmanan bir yapıdır. Bu mekân üzerine şu da söylenmelidir ki bizler, ruhî edimlerimizi denizden alan insanlarız. Dalgaları inceleyelim. Sonra insanlarımızı inceleyelim; aynılık görürüz. Denize ne kadar yakınsak o kadar Trabzonluyuz. Ne kadar Trabzonluysak o kadar coşkun, sevgi dolu ve asiliz. Son yıllarda denizden koptuk, koparıldık. Belki de Ganita Trabzonlu kalabildiğimiz tek yer şu an. 
Ganita da keyifle birşeyler içip sohbet edip keyifle zaman geçirebilirsiniz. Ayrıca deniz dalglarının dağı oyarak oluşturduğu küçük alana kayıklar ile gidip yakından görebilirsiniz.....
Tesis Değerlendirmesi
Mekan: *****
Lezzet:***
Kalite: ***
Fiyat:*****

Trabzon'un gezilecek görülecek yerleri anlat anlat bitiremem.Benim için önemli olan. severek gittiğim,yeni yeni insanların duyduğu yerleri zevkle yazmak istedim. Umarım Beğenirsiniz :)

gelecek yazı: #Ankara

26 Haziran 2015 Cuma

Kıyıya Vuran Deniz Kabukları- Hannah Richell


Kitap Arka Kapak

Kalbiniz affetse bile ruhunuz ihaneti unutup yeniden sevmeyi öğrenebilir mi?

Dorset sahilini dalgalarıyla döven fırtınalı bir deniz… Kayaların tepesinde gün ışığında beyaz duvarlarıyla adeta inci gibi parlayan bir çiftlik evi…Clifftops.

Burası Dora'nın bir zamanlar evim dediği yerdir. Şimdi ise Dora sevdiği adamla Londra'da yaşamaktadır ve içinde yeni bir hayat büyümektedir. Ancak on bir sene önce yaşadığı o korkunç olaydan bu yana kendini bir türlü toparlayamıyordur. Dahası kendini bir anne adayı olarak yeterli görmemektedir.

Daha fazla bu şekilde yaşayamayacağını anlayan Dora, geçmişiyle yüzleşmek için çocukluğunun geçtiği o eve döner. İstediği cevapları annesinden öğrenecektir. Fakat döndüğünde hiçbir şeyin eski masumluğunu korumadığını görecektir. Çünkü her ailede sırlar vardır ve bazıları sonsuza kadar saklanmalıdır…

Kıyıya Vuran Deniz Kabukları, ihanet ve yalanlarla parçalanan bir ailenin umuda tutunuşunu anlatan muhteşem bir roman.



Kitap Özeti

Kıyıya Vuran Deniz Kabukları romanında Dora’nın geçmişi ile yüzleşmesini okuyoruz. Dora uzun yıllar bir sahil kasabasında yaşamış fakat daha sonra burayı terk ederek Londra’ya yerleşmiştir. Yeni hayatı ona güzel bir aşk getirmiş fakat sıra çocuk sahibi olmaya geldiğinde Dora geçmişi nedeni ile buna hep uzak durmuştur. Geçmişi ile yüzleşmeden çocuk sahibi olamayacağını anladığında ise doğup büyüdüğü sahil kasabasına geri döner. 

Dora yüzleşmek için geldiği kasabada her şeyin çok değiştiğini görür. Annesi ve geçmişi ile yüzleşmeye başladığında ise geçmişten gelen bir çok sır ortaya çıkar ve bunlarda tamir edilmesi daha zor yaralar oluşturur.

Altı Çizilesi

... '' Sevgi gülünç bir şeydir, Cassie.'' 
''Tıpkı buradaki meyve bahçesi gibi. Etrafına bir bak. Şu anda görülecek pek bir şey yok, değil mi? Uykuda, hatta perişan görünüyor. Ama bunun tamamı bir döngünün parçası. Kış, ilkbahar, yaz, sonbahar. Gerçek sevgi, yani derin, hakiki sevgi böyledir. Köklenir, büyür ve şekil değiştirir. Bazen sararıp soluyormuş gibi görünür, diğer zamanlar tamamen çiçek açmıştır. Hiçbir şey sonsuza dek aynı kalmaz. Her şey değişir, hayat ileriye doğru devam eder. Ama eğer bu, bir aileyi ören sevgi gibi gerçek sevgiyse, o zaman her zaman oradadır, yüzeyin altında kaynamaktadır, sadece yeniden patlamayı bekliyordur.''

... Parçalanmış, rüzgarla darmadağın olmuşlardı ve her biri kendi özel zindanında kilitli kalmıştı.

... Havasız kalmış gri bir balık gibi hissediyordu kendini, kumsala savrulmuş, dalgalar gitgide geriledikçe, son nefeslerini alıyordu.

... '' Korkarım ki hayatta hiçbir şeyin garantisi yok. Bunu söylemek bana acı veriyor ama hayatın seni tekrar üzmeyeceğine dair söz veremem. Ama bana cevap ver Dora, ne yapalım, incinmekten korktuğumuz için denemeyi bırakalım mı? Evet, hayat her zaman beklediğimiz gibi devam etmiyor. Evet bizi incitebiliyor. Bizi adeta yıkıyor ama iyileşebildiğimizi de biliyorum artık. Güçlenebiliriz. En beklenmedik yerlerden mutluluğu bulabiliriz... En beklenmedik insanlarla. ''

Tabisi Benim Yorumum :]

''Kıyıya Vuran Deniz Kabukları'' romanın kapağıyla size huzurlu, hafif, denizli ve sakin bir his veriyor. Kitapla ne kadar ters, ne kadar uyumsuz. Bu roman bir aile ve onun başına gelen feci bir olayı anlatıyor. Denize tepeden bakan kocaman bir ev, genç bir çift, sevimli kızları… Ailenin annesi bu eve yerleşmek, kasabaya taşınıp Londra'daki hareketli hayatından kopmak hiç istemiyor ama ailenin huzuru için kabulleniyor ya da en azından kabullenmeye çalışıyor. Aileye yeni bir üyenin katılmasıyla işler yolunda gider gibi görünürken kokunç bir olay oluyor. Bu olayda ailedeki herkes biraz suçlu, biraz sorumlu. O dakikaya kadar saklana sırlar, içe atılanlar, biriktirilip söylenemeyenler bu olayla aileyi parçalıyor. Ailenin en küçük kızı büyüyüp de bir bebek beklediğini öğrenince geçmişle de yüzleşmeye başlıyor. Roman da bu olayı ve yüzleşmeyi anlatıyor.

Romanla ilgili içime sinmeyen diğer konu da romanın sonu.Dora öyle saçma şekilde büyük bir bedel ödemiş ki bence kimse iki göz yaşına, bir buluşmaya her şeyi sindiremez. Başta dediğim gibi  bu romanın pembe romanlardan olmaması hoşuma gitmişti ama bu da mutlu sonla bitti. Bu kadar drama kestikten sonra mutlu son nereden çıktı? Böyle bir zorunluluk mu var?

Her şeye rağmen insana ben olsam ne yapardım, kim suçlu, nasıl olsa farklı olurdu diye düşünüyor. Birkaç karakter güzel kurulmuş, ruhsal değişimleri izlemek zevk veriyor.





15 Haziran 2015 Pazartesi

I'll Teach You Love / Sana Aşkı Öğreteceğim - 2010




"12 yıl oldu. 12 yıldır yalnızca tek bir erkeği sevdim. Kaç defa cayıp yüreğime gömerken, 'Günün birinde beni önemseyecek.' dediğimi biliyor musun? Aşkıma karşılık vermesi için daha ne yapmam lazım? Ne yapmam gerektiğini öğretemez misin?"

Bir saatlik bir film '' I'll  Teach You  Love.'' Mini drama da diyebiliriz aslında. Öncelikle biraz konusundan bahsedeyim:
Lee Jin Yi salaş görünümlü bir çiçekçidir. 12 yıldır aşık olduğu Chul Woo onun farkında bile değildir. Jin Yi aşık olduğu adamın kendisini farketmesi için bir çeşit çöpçatanlık şirketinden yardım ister. Artık bu yolda ona Kwon Tae Joon yardım edecektir. Tae Joon'un yardımlarıyla Jin Yi sevdiği adamın ilgisini çekmeye çalışır.



+Güzel değil mi? Dağlalesi. Malesef bu çiçek ümitsiz aşkın temsilcisi.-Vaz mı geçeceksin?
+Vazgeçmeyi temsil eden çiçek yok.



Bu gün bu  filmi ikinci kez izledim. İyi ki izlemişim çünkü filmden ilk izleyişte alınan tat başka, ikinci izleyişte alınan tat bambaşka. Öyle güzel dokunuyor ki kalbinize.. Binlerce kez izleseniz bıkmayacakmışsınız, her seferinde yeni bir şey farkedecekmişsiniz, her seferinde filmi daha iyi hissedecekmişsiniz gibi..





 +Nesini seviyorsun bu adamın?-O adam.. güldüğü zaman dudağı sol tarafa doğru kalkar. Sürekli sol elini cebine sokma huyu vardır. Sinirliyken elini cebine koyar ve yürür. Yürür ve yürür. Saatlerce yürür. Başka huyları da var. Derin düşüncelere daldığı zaman kaleminin ucunu ısırır. Çenesi için zararlı."

Film öyle güzel repliklerle bezenmiş ki insanın eline kağıt kalem alıp replikleri not edesi geliyor. Çevirip çevirip sırf replikler için aynı sahneleri onlarca kez izlettiriyor. İlk izleyişimden sonra arasıra açıp sevdiğim sahneleri izlemiştim sırf replikleri için. Oyuncuları da çok başarılı gerçekten. Özellikle Jin Yi ve Tae Joon karakterlerini izlerken oyuncuların başarısını farkedebilirsiniz. Duyguyu en iyi şekilde veriyorlar. Yani en azından bana duyguyu en iyi şekikde yansıttılar.


Sıcacık bir film '' I'll Teach  You Love.'' Konusu, oyuncuları, replikleri, sahneleri, çiçekleri her şeyi çok güzel, çok sıcak. İnsanın her zaman elinin altında bulunup canı isteyince izleyeceği cinsten. Filmi izleyip beğenmişseniz sizin de benim gibi sırf replikler için açıp aynı sahneleri defalarca izleyeceğiniz zamanlar olacaktır. Olsun, bazı sahneleri gerçekten onlarca kez izlemeye değer.






Ve son olarak, gittiğim yolun doğru olduğunu anlattı bana '' I'll teach you love'' .... Kimse duygusuz değildir. Ya keşfedilmemiştir,ya da canının acıdığı o kör noktaya kimse ulaşmamıştır. Vazgeçmek yok! '' Sana aşkı öğreteceğim...''




14 Haziran 2015 Pazar

Ahmet Ümit - Beyoğlu'nun En Güzel Abisi

İstediğim kadar işim gücüm olsun, vaktim dar olsun, bir kitabı sayfa sayısına bağlı olarak en fazla 3 gün içerisinde bitiriyorsam, o kitap benim için güzel bir kitaptır. Gelelim Beyoğlu'nun En Güzel Abisi'ne, bu kitapta da bizi tanıdık karakterler; Başkomser Nevzat, Ali ve Zeynep komiserler karşılıyor. Mekan Tarlabaşı, Tarlabaşı'nda bir ceset; Engin, Engin'i öldürmüş olma ihtimali bulunan ve suçu birbirlerine atan cinayet zanlıları.

Her Ahmet Ümit kitabında olduğu gibi katili ararken, romanın alt metninden bir şeyler öğreniyoruz. Alt metinde bu seferki konumuz Tarlabaşı'nın tarihi. Bu kitaptan önce orada ne yaşandığını, üzülerek söylemeliyim ki, bilmiyordum. İstanbul'u iyi bilmeme rağmen   Tarlabaşı'nın nasıl kötü bir semt olduğunu hep duyumlarımda bıraktım. Tarlabaşı'nın neden bu durumda olduğunu Ahmet Ümit sayesinde öğrenmiş oldum. Ve Gezi Parkı'nın bence romana işlenmesi gayet güzel olmuş, olayların ne tarafında olursak olalım, orada müthiş bir kenetlenmenin yaşandığını ve uygulanan yanlış politikalarla polisin halka nasıl düşmanmış gibi gösterildiğini maalesef şahit olduk. Ahmet Ümit'te bunları romanının alt metninde kullanmış. Açıkçası beni hiç rahatsız etmedi. Farklı görüşleri okumak ufku genişletir ne de olsa.


Ahmet Ümit okumaya, daha doğrusu, Ahmet Ümit'in içinde Başkomser Nevzat olan kitaplarını okumaya yazım sırasıyla başlamak gerekir diye düşünüyorum. Bence bir Kavim'i okumadan İstanbul Hatırası'nı okumak kesinlikle kitaptan alınacak zevki düşürecektir. Başkomser Nevzat kitapları yayınlanma sırasıyla şu şekildedir; Şeytan Ayrıntıda Gizlidir - Kavim - İstanbul Hatırası - Sultanı Öldürmek - Beyoğlu'nun En Güzel Abisi. Bir de henüz okumadığım üç adet çizgi romanı mevcuttur; Çiçekçinin Ölümü, Tapınak Fahişeleri ve Davulcu Davut'u kim öldürdü.
 Yazımı özetlemek gerekirse; Ahmet Ümit ve romanın baş karakteri Nevzat'ı çok sevdiğimden Beyoğlu'nun En Güzel Abisi'ni okurken oldukça keyif aldım ve Ahmet Ümit'e başlangıç kitabı olarak değil de, daha önce Ahmet Ümit okumuş olanlar için mutlaka önereceğim bir kitap.
Altı Çizilesi
“Tanrı’dan rol çalmak… Birini öldürmenin anlamı budur.”
“Aşk dünyanın en iyi mazeretiydi.”
“Sessizlik, soğuktan daha keskin, adeta katılaşmış bir sessizlik karşılardı beni. Oysa biliyordum, eşyaların suskunluğuna gizlenmişti fısıltılar. Fırsatını bulur bulmaz kulaklarıma dolmaya başlayacaktı, ölülerinizin asla yok olmayan kederi.”
“Bütün mesele uyanıklıkla uyku arasındaki o süreyi kısaltmaktaydı.”

“İnsan yaşadığı yere benzer” demişti bir şair. Hukukumuz da yaşadığımız yerler gibiydi, eskimiş, işlevini yitirmiş, çürümeye terk edilmiş, yıkılmak üzere…
“Bu ülkede canlı cansız her şey satılık. Paran varsa her şeyi satın alabilirsin, elbette en başta da insanları. Doktorları, hakimleri, savcıları, polisleri… Bu ülkenin sorunu ahlaksızlık, şeref yoksunluğu, onur kaybı…”
“ Kaybetmiş insanları, kazananlardan daha yakın bulurum kendime.”
Kitabın Tanımından;

Yılbaşı gecesi işlenen bir cinayet… Tarlabaşının arka sokaklarında bulunan bir erkek cesedi. Öldürülmüş erkeklerin en yakışıklısı, belki de en kötüsü. Karanlık sırların ortaya çıkardığı utanç verici bir gerçek. Gururlarının kurbanı olmuş erkekler, onların hayatlarını yaşamak zorunda olan kadınlar. Bu cinayetler yatağında, bu kötülükler bahçesinde, bu insan eti satılan can pazarında masumiyetini korumaya çalışan bir adam. Bir zamanlar İstanbulun en gözde yeri olan Beyoğlunun hazin hikâyesi.


13 Haziran 2015 Cumartesi

Yazlık Müzikler Geldi Hanımmm-2 :]

Merhabalar Efenim,
Her yaz olduğu gibi bu yazda ''yazlık şarkılar '' katagorisine girecek şarkılarımız piyasaya çıkmış durumda. Yazlık mekanlarda duyabileceğiniz şarkılardan ziyade daha çok benim plajda dinlemeyi sevdiğim şarkılardan bir liste oluşturdum bu sefer :] evet bencillik ettim :]



1. Yalın - Benim Ki


Küçücüğüm herşeyim ne olur çok uzaklara gitme :] Şu dondurma markası da olmasa duyamayacağız Yalın'ı vallahi... Her yaz bir klas şarkı ile listelerime doluşan Yalın, bu yaz ''benim ki'' ile plajları sallayacak beybisi :] ''benim ki'' listemde 1 numara.
2. Sıla Gençoğlu- Merhabalar

Ben bu kadından VAZGEÇEMİYORUM . Akşam güneş batarken sahilde açacaksın hatunu o söyleyecek güneş batacak,o söyleyecek güneş batacak... Sıla yıllardır listelerimin vazgeçilmezi. Bu yaz ön sıralarda ''merhabalar'' ile 2 numara.

3. Soner Sarıkabadayı - Muhattap (remix)


Güneş tam tepede,böyle deniz hafifce dalgalı, sıcak tam bunaltmışken o denize bi ayaklarınız değdiğini,yavaşça suya girdiğinizi hayal edin. Ettiniz mi? Ettiyseniz şarkıyı da benimsemişsiniz demektir :] Soner Sarıkabadayı '' Muhattap'' ile 3 numara.

4. Murat Boz - Üfle


Teee burdan '' bu şarkımı kaldı yeaaa'' diye  söylendiğinizi duyuyorum. Bi durun bi açıklıyım :] Aslında yazlık aşkların yegane temsilcisi '' Yalın''dır lakin ben Murat Boz'u bu yaz mevsimsel aşk işçilerinin öncü şarkıcısı seçiyorum. 2007 yılında ''maksimum'' adlı albümünün hit şarkısı '' üfle'' listemde 4. numara efenim :)

5. Oya & Bora - Sevmek Zamanı


İkili ilk kez 1987 yılında Melih Kibar'ın bestesi '' paydos'' ile Eurovision'a katılarak 2.olmuşlar ve bu vesile ile hayatımızada girmiş bulundular. Yani ben henüz -4 yaşındaydım o zaman o ayrı orayı karıştırmayın :] Yıllardır dinlediğim bu şarkının klibini sayenizde şu an ilk kez izliyorum. Çok utandım :] Oya & Bora  ''sevmek zamanı'' ile listemde 5 numara.  Bağıra bağıra söyleyiniz efenim :]

6. Serdat Ortaç - Hadi Çal


7 tane nota ile nasıl farklı şarkı yapabilirim diyen Serdar Ortaç'tan yaz akşamlarınıza romantizm katacak bi şarkı... ''hadi çal '' bu yaz 6 numara.

7. Tarkan - Usta Çırak



Tarkansız liste mi olur? Her şarkısı olay Mega Starın en sevdiğim şarkılarından biri olan ''usta çırak'' tamamiyle egomu tavan yapmak için yazılmış :] hani şu sahillerde kasım kasım kasılarak yürüyerek bi halt olan tipler var ya işte hep bu şarkıların gazıyla yapıyorlar onları, kınamayın :]  ''usta çırak'' 3 yazdır olduğu gibi bu yazda 7 numara.

8. Gülşen - Bangır Bangır

 
Üzülerek belirtmek isterim ki, her yaz onlarca şarkısını listeme atmaktan zevk aldığım Gülşen'nin bu albümü seçim otobüsü müzikleri gibi olmuş... Parti kur oy vereyim,yıkım kararı vs :] Ama bu şarkının hakkını yiyemediğim için listeme aldım tabisi. Öptürü verin o yolları hak edene :] ''bangır bangır'' 8. Numara.

9.Gökhan Türkmen - Aşk Lazım


Zamanında ''Büyük İnsan'' şarkısı ile ''youtube'' da 5 milyon kez izlenen Gökhan Türkmen, aşk şarkıları deyince aklıma gelenlerden tabisi :] Hele ki bir de buna yaz ayları eklenirse dadundan yinmez :] Tabi bu koalisyon için '' Aşk Lazım'' :] Gökhancığım listemde 9 Numara.

10- Kenan Doğulu- Doktor


Türkiye'nin önemli sanatçılardan olan merhum milli gitaristimiz Yurdaer Doğulu'nun da ancak müzisyen evlatları olurdu. Asıl adı Kenan Cihan Doğulu olan pek sevgili popçumuz listemde her zaman sonsuz kredisi olanlardan. ''doktor'' ile Kenan Doğulu  numara... 

BONUS!

Kerwin Du Bois & Lil Rick - Monster Wine



Biliyosunuz Zenciler şanslı ırk. Hele bunlar bambaşka :] Zumba Fitness yaparken tanıştığım Kerwin Du Bois ile sizleride kaynaştırmak istedim. Bence eğlenceli bi yaz için iyi gideceklerden...














11 Haziran 2015 Perşembe

Yazlık Müzikler Geldi Hanımmm-1 :)

Merhabalar Efenim,
Malumunuz yaz geliyor. Geliyor diyorum çünkü Giresun da 11 Haziran ama hala güneşi göremedik biz. :] Her yaz yaptığım gibi bu yazda iki ayrı gruptan iki müthiş hit şarkı liste çıkaracağım. İki liste derken yerli ve yabancı değil tabi ki :] mutlu mesut yaz geçirenler ve biz olarak liste oluşturacağım. Gelelim listelerimize;
Tabi ki ilk olarak bizim listemizi oluşturacağım, mutlular yarını beklesin :]
1.Sıla Gençoğlu-Hediye
Bir çok insana dokunma sebebiyle kalbi namzetlere kök salmış olan Sıla Gençoğlu, bu yaz da sağolsun pek dokunaklı şarkılarından biri olan ‘’Hediye’’ye klip çekmiş bulunmakta. Tüm sosyal ağlarda paylaşmadan geçilmeyen ‘’hediye’’ bu yaz listelerimde 1. Sırada.
2.İmera – Emri Olur

 Bir arkadaşımın sosyal ağ hesabında görüp, aylardır her müsait ana sıkıştırdığım,güzel memleketimin güzel insanlarından oluşan bu grubun her şarkısı ayrı ayrı güzel. Özellikle ses tonları ile  kök hücrelerime kadar ilettikleri dokunaklı sözleri ile ‘’emri olur’’ bu yaz listemde 2. Sırada.
3. Gülben Ergen & Oğuzhan Koç – Aşkla Aynı Değil
Yaklaşık 7 yıl önce ‘’gül ki sevgilim’’ ile tanıştığımız daha sonra ‘’ÇGHB’’ ile ailemizin içine giren haşere çocuk Oğuzhan Koç’un, popüler kültürün iyi temsilcilerinden olan Gülben Ergen ile yaptığı bu düet, hepinize bi yerden dokunmuştur mutlaka. O yüzden bu yaz ‘’ Aşkla Aynı Değil’’ listelerimde 3. Sırada.
4. Sibel Alaş- Adam

 90’lı yılların çocuğu olarak listelerimde bol bol 90’lı yılların şarkıları bulunur. İşin açıkçası 90’lı yılların müziklerindeki hazzı pek de bulamadığım için listelerim 90’lar ile dolu. Bunlardan biri olan ‘’Adam’’ şarkısı ise yeri apayrı olanlardan. Dinlemekten zevk alacağınız biliyorum. Kendileri listemde 4. Sırada. Durmayın dinleyiniz efenim :]  ‘’Yaşasın 90’lar’’
5.Seksendört - Hangimiz
Hayatımıza ‘’Ölürüm Hasretinle’’ giriş yapan Seksendört, geçen yazların başında ‘’ Aklımı Geri Ver’’ ile yaz aylarını bana pek de hoş yaşattı. Bu yaz da ‘’Hangimiz’’ ile yaz ayların başında sıkı bir giriş yaptı. Solistliğini kadife sesi ile  Tuna Velibaşoğlu’nun yaptığı Seksendört grubu, şarkıları ile hitap edemeyeceği kesim olduğuna inanmayanlardanım. Listemde 5. Sıra ‘’Hangimiz’in.
6. Resul Dindar – Hoş Geldin
Bu şarkıyı kalbi olmayan dinlemesin efenim. İnanın ki şarkıyı kirletmiş olursunuz. Söz ve müziği Hüsnü Arıkan’a ait olan ‘’hoş geldin’’ i , ilk olarak pek kıymetli  Birsen Tezerden dinledim. Daha sonra müzik tarihine  sokak müziğinin Türkiye temsilcisi olarak gireceğine inandığım Koray Avcıdan müthiş bi şiir eşliğinde duydum. Şimdi ise Resul Dindar…. Benden ne istiyor bu sanatçılar bilmiyorum ama tekrar ediyorum, kalbi olmayan lütfen dinlemesin :] Listemde Resul Dindar 6. Sırada.

7. Birsen Tezer- Delikanlı

Birsen Tezerden bahsedipte  Birsen Tezer listeye koymamak olur mu? Bu kadın sadece söylesin… Muhteşem sesi, muhteşem bestelerle her an birleşsin. 2013’de keşfettiğim bu şarkı hangi listem olursa olsun, kıyıda köşede mutlaka var. Yolda, sahilde, kitap okurken, ders çalışırken, yemek yaparken, balkonda bi sigara yakarken…. Her daim ‘’delikanlı’’ ile süslenebilir. 7. Sıra büyük bi zevk ile ‘’delikanlı’’nındır.
8. Sezen Aksu & Cihan Okan – Yine Mi Çiçek

Asmalı Konak, Bir Bulut Olsam, Muhteşem Yüzyıl gibi bir çok dizinin senaristliğini yapmış Merhume Meral Okay’a ait olan ‘’yine mi çiçek’’, bir sahil kasabasında tüm gamı kederi denize akıtırken dinlenecekler arasında tabi ki yerini aldı. Meral Okay’ın vefatından sonra Meral Okay ve Eşi Yaman Okay’a itaf edilen şarkı, çalma listelerim de  8. Sırada…
9.Koray Avcı – Yakarım Geceleri

Sokakların neşesi Koray Avcı. Neşesi dediğime bakmayın bildiğiniz efkara sürükler sizi haberiniz olmadan. Kendisini ilk bir yetenek yarışmasında Volkan Konak taklidi ile tanıdım. Sonra yüzyüze tanışma şansımızda oldu. Gerçekten videolar da ne görüyorsanız aynısı. Yapmacıklık,hava,fors sıfır… Egosuna yenilmeden ilerleyen Koray Avcı bu şarkı ile aslında lakabını biraz geri plana itiyor. Sesi Gülen adam listemde 9. Sırada….
10.Fırat Tanış- Yani

Evet evet oyuncu Fırat Tanış. Akustikhane’nin göz bebeği, dinlemek için her türlü bahaneyi bulduğum Fırat Tanış.Bülent Ortaçgil’in ‘’değirmenler’’ şarkısı ile tanıdığım Fırat Tanış, sözü ve müziği kendisine ait olan, daha önce Emre Altuğ’un da seslendirdiği bu şarkı listemde her zaman ‘’10’’ numara.


Ben buraya yüzlerce şarkı yazar yüzlerce kez duygulara esir ederim bizi ama ilerki zamanlara yazacak bir şeylerim olsun isterim :]